PHİLEMON ve BAUKİS
Tanrı Zeus, bir gün, oğlu Hermes’i yanına alıp, insanların gün geçtikçe, hem tanrıları hem de birbirlerini mutlu etmeyi, paylaşmayı ve sevmeyi neden unuttuklarını anlamak için, iki yoksul kılığına girip, topraklarının verimli, insanlarının zengin olduğu Phrygia’ya (Bergama) ölümlüleri ziyarete giderler. Tanrı misafiriyiz diyerek, evlerinin kapılarını tek tek çalmaya başlarlar fakat görüntülerine aldanıp kimse kapılarını açmaz. Eski ve yıkık bir kulübede, yıllardır birbirlerine olan sevgilerini yitirme- den, mutlu bir yaşam süren, Philemon ve Baukis adlı yaşlı ve fakir bir çift, onlara kapılarını açar, samimiyet ve güler yüzleriyle içeri davet eder ve en iyi şekilde ağırlar. Tanrı Zeus, fakir olmalarına rağmen sahip olduklarını kendileriyle paylaşan, ömürlerini birbirlerine destek olarak geçiren bu çifti, ellerinden tutarak kulübelerinden çıkarıp, kentin yanı başındaki yamaca götürür. Bergama ovasının sular altında kaldığını, sadece kendi kulübelerinin olduğu tepecikte, bembeyaz mermerden bir tapınağın yük- seldiğini göstererek, bundan sonra evlerinin o tapınak olduğunu söyler. “İyi, cömert ve sevgi dolu bu yüreğiniz karşılıksız kalmayacak, şimdi dileyin benden ne dilerseniz” der. Birbirlerinin aşkından başka hiçbir şeyi olmadığı halde her zaman mutlu yaşamış olan bu çiftin Zeus tan tek isteği “hayatta oldukları günleri birlikte geçirip,dünyadan da birlikte ayrılmaları” olur.
Philemon ve Baukis, kulübelerinin yerinde yükselen Zeus’un tapınağının rahip ve rahibesi olarak yaşarlar. Bir gün, tapınağın önünde, birden, yere daha sağlam basar olup ve bedenlerinin dallanıp yapraklandığını, ayakla- rının toprakta kök salmaya başladığını görürler. Ulu bir çınara dönüşen Philemon, ele benzeyen yapraklarıyla uzanır biraz uzağında köklenen Baukis’in dallarına. O dokunuşuyla, mis kokulu sarı göbekli bembeyaz ıhlamur çiçekleri açar Baukis’in dalları, şefkatle okşasın sevgilisi diye... Gövdeleri aynı, dalları farklı bir ıhlamur ve çınar ağacıyla aşkları ölüm- süzleşmiştir artık...
Sevginin ve iyiliğin kök saldığı bir dünyada yaşamak dileğiyle...